TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
bul {fi} [biliş]suchen {v}
bulama ile beslemek {v} päppeln {v}
bulamaç {i} der Brei {m}
bulamaç {i} die Lehmbrei {f}
bulamaç {i} das Mus {n}
bulamaç {i} der Papp {m}
bulamak {fi} beschmieren {v}
bulamak {v} mengen {v}
bulan {i} der Finder {m}
bulan {i} die Finderin {f}
bulandırmak {fi} aufrühren {v}
bulandırmak {fi} trüben {v}
bulandırmak {v} eintrüben {v}
bulanık {a} bedeckt {a}
bulanık {s} diesig {adj}
bulanık {a} dunkel {a}
bulanık {s} düster {adj}
bulanık {a} trüb {a}
bulanık {s} trübe {adj}
bulanık {s} unklar {adj}
bulanık {a} verschwommen {a}
bulanık {a} vage {a}
bulanık suda balık avlamak {allg} im Trüben fischen {allg}
bulanık suda balık avlamak {allg} im trüben Wasser fischen {allg}
bulanıklaşmak {fi} verschwimmen {v}
bulanıklık {i} die Dunkelheit {f}
bulanıklık {i} das Düster {n}
bulanıklık {i} die Trübe {f}
bulanıklık {i} die Trübheit {f}
bulanıklık {i} die Trübung {f}
bulanıklık {i} die Ungenauigkeit {f}
bulanıklık {i} die Unklarheit {f}
bulanıklık noktası {i} der Trübungspunkt {m}
bulanıklık ölçme {i} die Nephelometrie {f}
bulanma {i} die Ansteckung {f}
bulanma {i} die Übertragung {f}
bulanmak {fi} anstecken {v}
bulanmak {fi} mengen {v}
bulanmak {fi} trüben {v}
bulanmak {fi} verstricken {v}
bulanmak {fi} verwickeln in {v}
bulantı {i} [hek]der Brechreiz {m}
bulantı {i} die Übelkeit {f}
bulaşıcı {s} [hek]Ansteckend {adj}
bulaşıcı {a} infektiös {a}
bulaşıcı {s} [hek]kontagiös {adj}
bulaşıcı {a} übertragbar {a}
bulaşıcı {a} virulent {a}
bulaşıcı {s} [hek]ansteckend {adj}
bulaşıcı hastalığı bildirim yükümlülüğü {i} [hek]die Meldepflicht {f}
bulaşıcı hastalık {allg} ansteckende Krankheit {allg}
bulaşıcı hastalık {i} der Infekt {m}
bulaşıcı hastalık {i} [hek]die Infektion {f}
bulaşıcı hastalık {i} die Infektionskrankheit {f}
bulaşıcı hastalık {s} infektiös {adj}
bulaşıcı hastalık {i} die Seuche {f}
bulaşıcı hastalıklar {allg} ansteckende Krankheiten {allg}
bulaşıcılık {i} die Ansteckungsgefahr {f}
bulaşığı iyice durulamak {fi} durchspülen {v}
bulaşığı tekrar yıkamak {fi} nachspülen {v}
bulaşık {i} der Abwasch {m}
bulaşık {i} der Aufwasch {m}
bulaşık {s} beschmutzt {adj}
bulaşık {s} spundig {adj}
bulaşık {s} spündig {adj}
bulaşık bezi {i} das Abwaschtuch {n}
bulaşık bezi {i} der Aufwischlappen {m}
bulaşık bezi {i} der Aufwischtuch {m}
bulaşık bezi {i} das Geschirrtuch {n}
bulaşık bezi {i} der Spüllappen {m}
bulaşık kaplarını kurulamak {allg} das Geschirr abtrocknen {allg}
bulaşık makinesi {i} der Geschirrspüler {m}
bulaşık makinesi {i} die Geschirrspülmaschine {f}
bulaşık makinesi {i} die Spülmaschine {f}
bulaşık malzemesi {i} das Aufwaschmittel {n}
bulaşık suyu {i} das Abwaschwasser {n}
bulaşık suyu {i} das Aufwaschwasser {n}
bulaşık suyu {i} die Brühe {f}
bulaşık suyu {i} der Drank {m}
bulaşık suyu {allg} fades Getränk {allg}