ettiğini bulma {i} | die Quittung {f} |
|
ettiğini bulmak {allg} | den verdienten Lohn erhalten {allg} |
|
çiçeğin cinsine ve rengine göre ne ifade ettiği {i} | die Blumensprache {f} |
|
hayvanın kendine ait ilan ettiği alan {i}
[hayb] | das Revier {n} |
|
kendi imal ettiği şarapları satan meyhane {i} | die Straußwirtschaft {f} |
|
konuğun rahat ettiği yer {s} | gastlich {adj} |
|
mahkemenin tayın ettiği bilirkişi {i} | der Gerichtssachverständiger {m} |
|
sanığa ettiği yeminin önemininin hatırlatılması {i}
[huk] | die Eidesbelehrung {f} |
|
üreticinin satıcı için tavsiye ettiği satış fiyatı {i}
[tic] | der Richtpreis {m} |
|
üreticinin tavsiye ettiği satış fiyatı {allg}
[tic] | empfohlener Preis {allg} |
|