TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
sandal {i} die Barke {f}
sandal {i} das Boot {n}
sandal {i} der Kahn {m}
sandal {i} der Nachen {m}
sandal {i} die Sandale {f}
sandal {i} das Sandelholz {n}
sandal ağacı {i} die Kalanga {f}
sandal ağacı {i} [bitk]der Sandelbaum {m}
sandal ağacı {i} das Sandelholz {n}
sandal ağacı kerestesi {i} das Sandelholz {n}
sandal ağacı yağı {i} das Sandelöl {n}
sandal çıpası {i} der Bootsanker {m}
sandal imalatçısı {i} der Bootsbauer {m}
sandal kemiği {i} [anat]das Kahnbein {n}
sandal kiralama {i} der Bootsverleih {m}
sandal sefası {i} die Bootfahrt {f}
sandala binmek {itr} [den]rudern {itr}
sandalağacı {i} das Sandelholz {n}
sandalcı {i} der Barkenführer {m}
sandalcı {i} der Bootsbauer {m}
sandalcı {i} der Bootsführer {m}
sandalcı {ç} die Bootsleute {pl}
sandalcı {i} der Bootsmann {m}
sandalcı {i} der Flößer {m}
sandalcı {i} der Kahnführer {m}
sandalcı {i} [sp]der Ruderer {m}
sandalcı {i} die Rudererin {f}
sandalcı {i} der Schiffer {m}
sandalet {i} die Sandalette {f}
sandalı kullanan {i} der Bootsführer {m}
sandalye {i} die Dormeuse {f}
sandalye {i} der Stuhl {m}
sandalye arkalığı {i} die Lehne {f}
sandalye arkalığı {i} [anat]der Rücken {m}
sandalye arkalığı {i} die Rückenlehne {f}
sandalye ayağı {i} das Stuhlbein {n}
sandalye bacağı {i} das Stuhlbein {n}
sandalye dizmek {v} bestuhlen {v}
sandalye sayısı {ç} [pol]die Sitze {pl}
sandalye yerleştirmek {v} bestuhlen {v}
sandalyelerle donatmak {v} bestuhlen {v}
şandel {i} [sp]die Stillgestanden! ; stramm stehen {f}
sandığın içini kaplamak {allg} Kiste auskleiden {allg}
sandık {i} der Holzkübel {m}
sandık {i} die Kasse {f}
sandık {i} die Kassette {f}
sandık {i} der Kasten {m}
sandık {i} die Kiste {f}
sandık {i} der Koffer {m}
sandık {i} der Kübel {m}
sandık {i} die Lade {f}
sandık {i} die Schatulle {f}
sandık {i} der Schrein {m}
sandık {i} die Sparkasse {f}
sandık {i} die Steige {f}
sandık {i} die Stiege {f}
sandık {i} die Truhe {f}
sandık açacağı {i} der Kistenöffner {m}
sandık balığı {i} [hayb]der Kofferfisch {m}
sandık emini {i} der Kassenvorstand {m}
sandık emini {i} [huk]der Kassenwart {m}
sandık imalatı {i} die Kistenherstellung {f}
sandık kilidi {i} der Kastenschloss {m}
sandık odası {i} der Abstellraum {m}
sandık odası {i} der Aufbewahrungsraum {m}
sandık odası {i} das Nebengelass {n}
sandık odası {i} die Rumpelkammer {f}
sandıkçı {i} der Kistenmacher {m}
sandıklı araba {i} der Kastenwagen {m}
sandıklı el arabası {i} die Kastenkarre {f}
sandıklı lambri {i} der Lambris {m}
sanduka {i} der Holzsarkophag {m}
sanduka {i} der Sarkophag {m}
sanduka {i} die Schatulle {f}
sandukacı {i} der Kistenmacher {m}
sandviç {allg} belegtes Brötchen {allg}
sandviç {i} das Sandwich {n}
sandviç {i} die Semmel {f}
sandviç büfesi {i} der Imbiss {m}
sandviç büfesi {i} die Imbissbude {f}