TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
yaşamı birlikte paylaşma {i} die Lebensgemeinschaft {f}
yaşamı zehir etmek {allg} jemandem das Leben zur Hölle machen {allg}
yaşamım veya hayatın {allg} Mein Leben {allg}
yaşamın en verimli çağı {allg} in der Blüte des Lebens {allg}
yaşamın son günleri {allg} Abend des Lebens {allg}
yaşamın sonbaharı {allg} Abend des Lebens {allg}
yaşamın tadını çıkarmak {fi} austoben {v}
yaşamın yorumlanış biçimi {i} der Mythus {m}
yaşamı finanse etmek {allg} seinen Lebensunterhalt verdienen {allg}
yaşamı orada sürdürmek {itr} Leben {itr}
yaşamı sağlam temellere kurmuş olmak {allg} festen Boden unter den Füßen haben {allg}
yaşamı sürdürmek {itr} Leben {itr}
Indirekte Treffer
birisine iyi yaşamı ile örnek olmak {allg} vorleben {allg}
çalışma yaşamı {i} das Erwerbsleben {n}
çalışma yaşamı {i} das Arbeitsleben {n}
çocukluk yaşamı {i} die Kindheit {f}
düzenli yaşamı seven insan {allg} ordentlicher Mensch {allg}
emekli yaşamı sümek {allg} im Ruhestand sein {allg}
ev yaşamı {allg} häusliches Leben {allg}
evlilik yaşamı {allg} eheliches Leben {allg}
yaşamı {i} das Geschäftsleben {n}
kırsal alan yaşamı {i} das Landleben {n}
kültür yaşamı {allg} kulturelles Leben {allg}
meslek yaşamı {i} das Berufsleben {n}
özel yaşamı ilgilendiren {s} intim {adj}
toplum yaşamı {i} das Gesellschaftsleben {n}
yaşamı birlikte paylaşma {i} die Lebensgemeinschaft {f}
yaşamı zehir etmek {allg} jemandem das Leben zur Hölle machen {allg}