DeutschTürkisch 
Direkte Treffer
dünn {adj} cıvık {s}
dünn {adj} hafif {s}
dünn {adj} ince {s}
dünn {adj} kaçma {s}
dünn {adj} koyu olmayan {s}
dünn {adj} nadir {s}
dünn {adj} narin {s}
dünn {adj} seyrek {s}
dünn {adj} sıvışma {s}
dünn {adj} sulu {s}
dünn {adj} yok olma {s}
dünn {adj} zarif {s}
dünn {adj} zayıf {s}
dünn besiedelt {allg} az nüfuslu {allg}
dünn besiedelt {allg} kırsal {allg}
dünn besiedelt {allg} tenha yerleşimli {allg}
dünn bevölkert {allg} nüfus olarak tenha {allg}
dünn bevölkert {allg} nüfusu az {allg}
dünn bevölkert {allg} tenha yerleşimli {allg}
dünn gesät {allg} eşine az rastlanır {allg}
dünn gesät {allg} nadiren görülen {allg}
dünn werden {v} incelmek {fi}
der Dünndarm {m} ince bağırsak {i}
der Dünndarm {m} incebağırsak {i}
das Dünndarmdivertikel {n} incebağırsak çıkmazı {i}
die Dünndarmentzündung {f} incebağırsak iltihabı {i}
die Dünndarmfistel {f} incebağırsak akarcası {i}
die Dünndarmgeschwulst {f} incebağırsak uru {i}
das Dünndarmgeschwür {n} incebağırsak çıbanı {i}
das Dünndarmgeschwür {n} incebağırsak ülseri {i}
der Dünndarmileus {m} incebağırsak tıkanması {i}
der Dünndarmkrebs {m} incebağırsak kanseri {i}
die Dünndarmoperation {f} ince bağırsak operasyonu {i}
der Dünndarmtumor {m} incebağırsak tümörü {i}
die Dünndarmuntersuchung {f} incebağırsak muayenesi {i}
die Dünndarmverengung {f} incebağırsak darlığı {i}
der Dünndarmverschluss {m} incebağırsak tıkanması {i}
das Dünndruckpapier {n} çok ince saydam olmayan kağıt {i}
die Dünne {f} cılızlık {i}
die Dünne {f} hafiflik {i}
die Dünne {f} incelik {i}
die Dünne {f} koyu olmayan {i}
die Dünne {f} narinlik {i}
die Dünne {f} [Phy]yoğunluk azlığı {i}
die Dünne {f} zayıflık {i}
dünne Fladen aus Früchten {allg} pestil {allg}
dünne machen {allg} kaçmak {allg}
dünne machen {allg} ortadan kaybolmak {allg}
dünne machen {allg} sıvışmak {allg}
dünnemachen {v} ortadan kaybolmak {fi}
dünnemachen {v} tüymek {fi}
dunnemals {adv} o vakit {adv}
dunnemals {adv} o zaman {adv}
dünner Tee {allg} açık çay {allg}
dünner Tee {allg} hafif çay {allg}
dünnes Haar {allg} seyrek saç {allg}
der Dünnfilmspeicher {m} ince film bellek {i}
dünnflüssig {adj} akışkan {s}
dünnflüssig {adj} cıvık {s}
dünnflüssig {adj} çok ince {s}
dünnflüssig {a} seyyal {a}
dünnflüssig {adj} sulu {s}
dünnhäutig {adj} duyarlı {s}
dünnhäutig {adj} hassas {s}
die Dünnheit {f} ince oluş {i}
die Dünnheit {f} incelik {i}
die Dünnheit {f} zayıflık {i}
der Dünnpfiff {m} amel {i}
der Dünnpfiff {m} ishal {i}
der Dünnsaft {m} sulandırılmış şerbet {i}
die Dünnschichtchromatographie {f} [Chem.]ince tabaka kromatografisi {i}
der Dünnschichtspeicher {m} ince film bellek {i}
der Dünnschiss {m} amel {i}
der Dünnschiss {m} ishal {i}
der Dünnschliff {m} çok ince tabaka {i}
der Dünnschnabelbrachvogel {m} [Zoo]ince gagalı kervan çulluk kuşu {i}
dünnstehend {adj} aralıklı {s}
dünnstehend {adj} az kıllı {s}
dünnstehend {adj} kel {s}
dünnstehend {adj} köse {s}
Indirekte Treffer
dünn besiedelt {allg} tenha yerleşimli {allg}
dünn besiedelt {allg} kırsal {allg}
dünn besiedelt {allg} az nüfuslu {allg}
dünn bevölkert {allg} nüfusu az {allg}
dünn bevölkert {allg} nüfus olarak tenha {allg}
dünn bevölkert {allg} tenha yerleşimli {allg}
dünn gesät {allg} nadiren görülen {allg}
dünn gesät {allg} eşine az rastlanır {allg}
dünn werden {v} incelmek {fi}
durch dick und dünn gehen mit jemandem {allg} biriyle tasada ve kıvançta beraber olmak {allg}
lang und dünn {allg} uzun ve zayıf {allg}
lang und dünn {allg} uzun ince {allg}